KIBRIS
MİLLİ
KOORDİNASYON KOMİTESİ
National Coordinating
Committee
Of Cyprus
EBEDİYETE İNTİKALİNİN 9.YILINDA
ANIYOR VE
ÖZLEMLE ARIYORUZ
Numaralı
bir gaz lambasının aydınlattığı, camları sıkı sıkıya perdeyle kapatılıp
karartılmış bir oda…
Odanın
ortasında üç kişinin başında oturduğu ve üzerinde Türk bayrağı, kuranı kerim ve
silah duran bir masa. Gözleri bantla kapatılmış, iki refakatçi tarafından
getirilen bir kişi…
Elini
masanın üzerinde duran bayrak, kuran ve silaha basarak ortamda bulunan bir yetkilinin
söylediği sözleri tekrarlayarak edilen bir yemin…
TMT ANDI
“Kıbrıs
Türkü’nün yaşayış ve hürriyetine,
Canına,
malına ve her türlü anane ve mukaddesatına,
Her
nereden ve kimden olursa olsun, vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için
kendimi TÜRK MİLLETİNE ADADIM...
Ölüm
dahi olsa, verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve
bana emanet edilen, her şeyi canımdan aziz bilip sonuna kadar muhafaza
edeceğim.
Gördüklerimi,
işittiklerimi, hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri, hiç kimseye ifşa
etmeyeceğim.
İfşaatın
bir ihanet sayılacağını ve cezasının ölüm olacağını biliyorum.
Yukarıda
sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime,
ŞEREFİM, NAMUSUM ve BÜTÜN MUKADDESATIM üzerine
SÖZ VERİR AND İÇERİM…”
Bu yemin metnine TMT mensupları daima sadık
kalmışlardır.
TMT
mensupları Kıbrıs Türkü’nü savunurken, elinde silah olan ve Kıbrıs Türkü için
tehlike arz eden EOKA üyeleri ile EOKA ve ENOSİS davasına hizmet edenleri hedef
seçmiştir. Hiçbir Rum, sırf Rum olduğu için hedef seçilmemiş, hiçbir Rum
yerleşim birimine saldırıda bulunulmamıştır.
TMT
sermayeye hizmet için değil, davaya hizmet için, Kıbrıs Türk halkı için
çalışmıştır. Bugün ahirete intikalinin 9. yılında rahmetle andığımız, yokluğunu
derinden hissettiğimiz ve özlemle aradığımız lider DENKTAŞ yaşamı boyunca
ettiği TMT andına sadık kalmış ve gereğini her platformda yerine getirmiştir.
Hasbelkader
1964 Ocak ayı başından itibaren Ankara’da zorunlu ikamete tabi tutulduğu
günlerde kendisini tanımış ve vefatına kadar dostluğuna mazhar olmuş, Kıbrıs
davasını izleme şansına sahip olmuştum.
Türklük
sevdalısı, gerçek bir ATATÜRK’çü, anavatana gönülden bağlı, Kıbrıs Türkü’ne ve
Türklüğe hizmeti ibadet kabul etmiş bir kişiydi. Gerçek bir liderdi.
Ankara’dan
gizlice kaçarak bir motorla geldiği Kıbrıs, Erenköy’de elinde silah bir
mücahit; masa başında hak dağıtan bir hukukçu; uluslararası görüşmelerde bir
diplomat gibi halkının çıkarlarını taviz vermeden savunan dava adamı bir lider.
Yine
rahmetle andığımız aile büyüğüm (aile arasındaki ismiyle Paşa Dede) Gnl. Daniş
KARABELEN ve yine rahmetle andığım değerli komutanım Rıza VURUŞKAN; Kıbrıs
İstirdat Planı’nı (KİP) hazırlayan komutanım Alb. İsmail TANSU; Erenköy’e
ismini kazıyıp Girne’de St. Hilaryon’u kartal yuvası direnişin sembolü haline
getiren (Fırtına Komutan) Alb. Lütfü EREN; 1964-1967 dönemi Bayraktarımız Gnl.
Kenan COYGUN tam bir kadro harekâtı ile lider DENKTAŞ’ın etrafında kümelenmiş
ve tarihe imza atmış bir ekip.
Defosuz,
kararlı duruşları ile mücadeleyi sürdürüp netice alan bir ekip. KKTC yoktan var
edilip kurulan bir cumhuriyettir. Ve bu cumhuriyet lider DENKTAŞ’ın eseridir.
TÜRK
Dünyası’nda; Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ebedi şef Büyük ATATÜRK’ten sonra;
KKTC’yi
kuran lider DENKTAŞ ve Azerbaycan’ın bağımsız devlet haline gelmesini sağlayan
Ebulfeyz ELÇİBEY.
İnanıyoruz ki bugün ahirette bu kadro ebedi
şef ATATÜRK’ün etrafında toplanmış, TÜRK Dünyasındaki gelişmeleri izliyor.
Rahmetli
DENKTAŞ mücadele içinde geçen ömrü boyunca evlat acısı tatmış, acılarla
yoğrulmuş, ihanetler yaşamış her şeye rağmen hedefe yürümekten alı
konulamamıştır.
Mücadele
yıllarında Türk Bayrağı’nın altında elinde silah, gözleri Akdeniz ufkunda
görünen Anadolu kıyıları,Toros Dağları’nı gözleyen mücahit için Toroslar
beklenen hürriyetin, kurtuluşun sembolü idi.
O
nedenledir ki toplum lideri R. Rauf DENKTAŞ, TOROS Dağı gibi abideleşmiş, o
ismi hak etmişti.
Lider
DENKTAŞ yalnız yalnız Kıbrıs TÜRK’ünün değil Türk Dünyasının dertleriyle de
ilgilenen bir liderdi. Bu yüzdendir ki DENKTAŞ,TÜRK’e DENK-TAŞ’tı...
Türk
Dünyasının bütünlüğü içinde örnek alınan, izlenen ulaşılmaya çalışılan bir
kişiydi.
DENKTAŞ’ın
Batı Trakya Türkleri’nin lideri Sadık AHMET’ten, Kırım Türkleri’nin lideri
Mustafa Cemil KIRIMOĞLU’na,Gagavuz Cumhurbaşkanı Stefan TOPAL’dan, Çeçenistan
Devlet Başkanı Cevher DUDAYEV’e kadar, liderlerle olan görüşmelerinde; Kerkük
Türkmen liderleriyle olan temaslarında, Azerbaycan Devlet Başkanı Ebulfeyz
ELÇİBEY’le temaslarında Türklük hassasiyeti ön plandaydı.
Anadolu
onun can simidi, nefeslenip güç aldığı yerdi. Bunaldığı zaman geldiği Türkiye
ziyaretlerinde moral bulup kaldığı yerden mücadeleye devam edebiliyordu.
Haksız
saldırılar ve sitemkâr sözler onu yıldırmıyor, mücadele azmini kesmiyordu.
Lafını
esirgemeden söyleyebiliyordu. Annan Planı dayatmaları sırasında M. Ali Birand’a
söylediği söz ileTürkiye ziyaretlerinden rahatsız olanların gitsin memleketinde
konuşsun sözlerine karşı verdiği: “- Ben zaten memleketimdeyim” sözü
unutulmayacaktır.
TALATPAŞA
Komitesi Başkanı olarak LOZAN’daki etkinlikteki gayretleri, TÜRK hakları
konusundaki yılmaz mücadelesi onu tartışmasız TÜRK Dünyası lideri yapmıştır. Her
Türkiye’ye her seyahati ses getirmiştir.
17 Mayıs
2003 Adana Ceyhan’da tarihi bir gün yaşanmış, yurdun değişik yörelerinden tören
için Ceyhan’a gelenler, Toroslar’dan akın akın Ceyhan’a inen Türkmenler’le,
Yörükler’le kucaklaşmış, 40.000’i bulan bir kalabalık Ceyhan’a Milli Şehit
Kaymakam Kemal Bey’in heykelinin açılışı için gelen DENKTAŞ’ı bağrına basmıştır.
“Karadeniz
den fırtına gibi DENKTAŞ geçti”; “Derin milletin fedaisi DENKTAŞ, Derin
Devletin fedaisi Osman Ağa’nın mezarını ziyaret etti” gazete manşetleri ile
DENKTAŞ’ın Karadeniz gezisi ve Giresun’da yapılan bir sempozyuma katılışı ve bu
vesile ile Topal Osman’ın 103 basamakla çıkılan kabrini ziyaret edişi ve halkın
sevgisine mazhar oluşu…
Her bir
sevgiyle kucaklandığı gezi ve seyahat Denktaş’ın mücadele azmini kamçılamış ve
enerji depolamasına yol açmıştır.
Mücadele
yıllarında TMT’nin TOROS’u, sonraki siyasi mücadele yıllarında ŞİMAL YILDIZI
olmuştu.
Mücadele
içinde geçen bir ömür. Özel hayatı mücadele yıllarında hep ikinci planda
kalmıştır.
Şefkatli,
sevgi dolu babacan, gerektiğinde şaka ve espriyi kendisine yakıştırmasını bilen
ve muhatapları ile bir gönül köprüsü kurnasını becerebilmiş bir karakter
abidesi.
Elinde
fotoğraf makinesi halkın arasında etrafında kuru kalabalık yapan bir koruma
ordusuyla gezmeyen bir kişi.
Türkiye’den
gidenlerin Girne’de DOME Hotel’de elinde tabak, açık büfede sırada görünce
hayret ve gıpta ile mütevaziliğine imrendiği bir lider. Kendi kullandığı
aracıyla giderken taksi zannedip aracına binen Türkiye’den gelen turisti hiç
bozmadan adresine kadar götürüp bırakabilen sıradan bir kişi.
Mücadele
sırasında sert ve tavizsiz, sair zamanda munis, sevecen, şakacı ve espiritüel
bir kişilik.
Kadife
eldiven giymiş bir çelik eli..Kararlılığı
ve sertliği o yumuşaklık içinde hissettirebilen bir yapı…
Şunu
rahatlıkla söyleyebiliriz ki yalnız KKTC değil bütün TÜRK Dünyası O’nu tanıma
şansına sahip olmuş kişiler olarak bugün onu yalnız ölüm senesi devriyesinde
anmıyor, özlemle yokluğunu hissedip arıyoruz.
Biliyoruz
ki temsil ettiği makamda görevi üstlenecek kişiler hiçbir zaman bir DENKTAŞ
olamayacaklardır.
Ama hiç
olmazsa samimiyetle davayı kucaklayıp, hatasız bir yönetim anlayışını
benimsesinler ve TÜRKLÜK’e hizmet etsinler
Yakan CUMALIOĞLU
Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi
Başkanı