Emperyalist proje; Kanal İstanbul
Cumhuriyet
Gazetesi
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1716693/emperyalist-proje-kanal-istanbul.html
Emperyalist proje; Kanal İstanbul
Türkiye Barolar
Birliği Başkan Yardımcısı Hüseyin Özbek, Kanal İstanbul Projesi ile ilgili
yaptığı açıklamada, Donanmamız yoksa ticaret yollarının güvenliğinin
sağlanamayacağını belirtti. Araştırmacı gazeteci Arslan Bulut ise, 1950’li
yıllarında bir Amerikan raporu olduğunu ve Kanal İstanbul olarak tanıtılan
projenin Marmara’nın Çanakkale girişinden Saroz Körfezi’ne kısa bir kanal
açılarak yapılacak iki kanallı bir projeden bahsetti.
Zeynep Çam
27 Ocak 2020 Pazartesi, 19:23
Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği’nin önceki gün
Sarıyer’de düzenlediği “İstanbul Kanalı (1920) mi? - Kanal İstanbul (2020) mi?”
konulu açık oturumda Türk Tairh Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu,
Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Türkiye Barolar Birliği Başkan
Yardımcısı Av. Hüseyin Özbek ve Araştırmacı Gazeteci Arslan Bulut konuşmacı
olarak katıldı. Başkanlığını Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Baş Danışmanı
Prof. Dr. Mustafa Ersen Erkal’ın yaptığı oturumda ‘Kanal İstanbul’ projesi
adının doğrusunun ‘İstanbul Kanalı’ olduğu vurgusu yapıldı ve projenin
geçmişten günümüze denk planlandığı anlatılarak tarihten örnekler verildi.
İlk konuşmacı olan Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı
Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı’da 6 kez Karadeniz ile Marmara Denizi’ni birleştirilme
çabasına girildiğinden söz etti. Halaçoğlu, “Sakarya Nehri’nin Adapazarı’na
kadar olan kısmından, Sapanca Gölü’ne, oradan da İzmit Körfezi’ne ulaşan bir
kanal düşünülmüştür. Osmanlı’nın projesi nde İstanbul'u küçük bir ada haline
getirmek yerine stratejik olarak hem İstanbul’un hem de Trakya'nın askeri
olarak korunması amaçlanmıştı.
‘SAMSUN CEYHAN BORU
HATTINI YAPSINLAR’
Kanal projesine alternatif bir önerisi olduğunu
söyleyen Halaçoğlu, “Boğaz’daki kazaları önleyeceklerini söylüyorlar. Samsun
Ceyhan boru hattını yapsınlar, daha ucuza mal olur. Eğer illaki kanal açılması
gerekiyorsa ki bence ihtiyaç yok. Teknoloji gelişti boru hattı yaparsınız.
Büyük tonajlı petrol taşıyan gemiler artık Boğaz’dan geçmez. Karadeniz’de
yükünü boşaltır ve Akdeniz’de yüklenir ve istenen yere götürülür” diye konuştu.
Montrö’ye de değinen Halaçoğlu, “Montrö’ye göre savaş
anında savaş gemilerinin geçişi Türkiye’nin kendi inisiyatifine bırakılmış.
Ticari geminin ise belirli vergiler dışında ödeme yapması söz konusu değil. O
yüzden ben bir gemi sahibi olarak tutup da para ödeyerek o kanaldan geçmem”
ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE HAFIZASINI
KAYBETTİ’
Ardından sözü alan, Türkiye Barolar Birliği Başkan
Yardımcısı Hüseyin Özbek, Türkiye’nin hafızasını unuttuğunun altını çizerek,
“Ticaret bloğunuz ne kadar kapasiteli olursa olsun savaş gemileriniz,
donanmamız yoksa ticaret yollarının güvenliğini sağlayamazsınız. Güvenliğinizi
sağlayamazsanız ticari üstünlüğünüzü kaybedersiniz. Ticari üstünlük kaybı
ekonomik üstünlük kaybına yol açar. Devlet alzheimer olursa, devlet hafızasını,
milli bilincini, kurumsallığı kaybederse ne olur? Şekilde görüldüğü gibi
bugünkü Türkiye olur. Devletin hafızasına başvurmadan ‘Kanal İstanbul yapacağım’
derseniz Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanlığına soyunursunuz ve ülkenizi
felakete sürüklersiniz. Devletin alzheimer olduğu dönemde açılacak bu kanal
sizi yutar. Bu iş belediye ile ihale paylaştırmaya da benzemez” ifadelerini
kullandı.
‘İSTANBUL’UN DEVLET
HALİNE GETİRİLMESİ’
Son konuşmayı yapan araştırmacı gazeteci Arslan Bulut
ise “Prof. Dr. Mehmet Doğan Kantarcı 1950’li yıllarda bir Amerikan raporu
olduğunu ve Kanal İstanbul olarak tanıtılan projenin Marmara’nın Çanakkale
girişinden Saros Körfezi’ne kısa bir kanal açılarak yani iki kanal birden
yapılarak farklı bir projenin geliştirildiğini anlatmıştı” dedi.