Hacı Bektaş-i Veli'yi Doğumunun 813.Yıldönümünde Saygı,Minnet ve Rahmetle Anıyoruz.
" Her ne arar isen,Kendinde ara"
"En Yüce servet ilimdir.Doğruluk dost
kapısıdır."
Hacı Bektaş-i Veli, özellikle
Türklerin din anlayışının daha çok ahlak temelli bir nitelik kazanmasında etkin olan,
Anadolu’daki tasavvuf düşüncesine damgasını vuran,Türk Dünyasının yetiştirdiği
büyük mutasavvıflardan birisidir.Hacı Bektaş-i Veli denildiği zaman akla gelen
en önemli husus, akla ve bilime yaptığı vurgudur.
Hacı Bektaş-i
Veli'nin ;
Gerçek ismi, Seyyid
Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı Bektaş-i Veli, Horasan'ın Nişabûr şehrinde
27 Haziran 1209 senesinde doğdu.
İlk eğitimini Şeyh
Lokman-ı Perende’den aldı. Lokman-ı Perende, Ahmed Yesevi’nin halifelerinden
olup, zahir ve batın ilimlerinde derin bilgilere sahipti.Hacı Bektaş-i Veli de Lokman-ı
Perende’nin gözdesiydi. Ve rivayetlere göre kendinde olağanüstü haller
gerçekleşiyordu.
Hacı Bektaş-i Veli,
eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu'ya geldi. Halka doğru yolu göstermeye
başlayan ve kıymetli talebeler yetiştiren Hacı Bektaş-i Veli, kısa zamanda
tanınarak büyük rağbet gördü. Bu sırada Anadolu'da dini, iktisadi, askeri ve
sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu "Ahilik Teşkilatı"
ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektaş-i Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları
tarafından da sevildi ve hürmet gördü.
Bu sıralarda kuruluş
devrinde olan Osmanlı Devleti'nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük
hizmetleri oldu.
Sultan Orhan
zamanında teşkil edilen “Yeniçeri Ordusu”na dua ederek, askerlerin sırtlarını sıvazladı.
Böylece Hacı Bektaş-i Veli'yi kendilerine manevi pir olarak kabul eden Yeniçeri
Ordusu, manevi hayatını ve disiplinini ona bağladı. Hacı Bektaş-i Veli,
asırlarca Yeniçeriliğin piri, üstadı ve manevi hamisi olarak bilindi. Bu
bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamanındaki talimleri ve harplerdeki
gayret ve kahramanlıklarında çok müsbet neticeler verdi.Bütün bunlar, halk ile
Yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi.
Yeniçerilerin
dervişler gibi cihad azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedakar
oluşlarında, bu hadiseler müsbet tesirler gösterdi. Yeniçerilerin;
"Allah, Allah!
İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar
kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler,
yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz,
sultanımız Hacı Bektaş-i Veli..."diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar
bir ifadesidir.
1271 yılında vefat
eden Hacı Bektaş-i Veli'nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun izinde
hareket edenlere, tasavvuftaki usûle uyularak " BEKTAŞİ " denilmiştir.
Hacı Bektaş-i
Veli'nin Makalat adlı Arapça yazılı bir eseri olup,Makalat'ın asıl nüshaları
tetkik edildiğinde,onun; İslâm dinine sıkı sıkıya sağlam şekilde bağlı olduğu
ve İslâmiyet'e uymayan davranışlara şiddetle karşı çıktığı görülür.
Anadolu'nun
Türkleşmesinde çok önemli katkıları olan Türkmen Ulu’su Hacı Bektaş-i Veli’yi
Doğumunun 813.Yıldönümünde Saygı,Minnet ve Rahmetle anıyoruz.
Ruhu Şad Olsun.
Saygılarımızla,
Erol ŞAHİNGİL
Türk Dünyası İnsan Hakları
Derneği
Temsilcilikler Başdanışmanı