Kerkük, Irak merkezi
yönetimi ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında IŞİD gerekçesiyle
kurulan “Ortak Koordinasyon Odası” nedeniyle tedirgin. Cumhuriyet'e konuşan
Kerkük milletvekili Erşat Salihi, “Biz Kerkük’ün idari sınırları içinde kimseyi
istemiyoruz. Kan dökülsün istemiyoruz” dedi.
- 2017
Referandumu’ndan sonra güvenlik ortamı sağlandı. Suikastlar, peşmergenin
gizli tutuklamaları kalmadı. Erbil, Süleymaniye’nin Kerkük’ü kontrolü sona
erdi.
- “Kerkük’e
girmeyeceğiz, etrafta olacağız” diyorlar. Biz Kerkük’ün idari sınırları
içinde merkezi hükümet dışında kimseyi istemiyoruz. Biz kan dökülsün
istemiyoruz.
- Ben cephe
başkanı (ITC) olduktan iki yıl sonra değiştirilmem söz konusu oldu. Ben
başarısız olmadım. 2012’de bir bakan iki bakan vekili aldım...Anlamadım bu
nedir.
Türkmen kenti olarak bilinen Kerkük, Irak merkezi yönetimi ile
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında IŞİD gerekçesiyle kurulan “Ortak
Koordinasyon Odası” nedeniyle tedirgin. Peşmerge, söz konusu anlaşma yüzünden
Kerkük’e yakın yerlere konuşlandı. Barzani’nin 2017’de yaptığı başarısız
bağımsızlık referandumunun ardından şehri terk etmek zorunda kalan peşmergenin
Kerkük’e tekrar dönme tehlikesi gerginliği artırıyor. Türkiye’de gündeme
getirilmeyen konuyu, Kerkük’ün dünü ve bugününü, Irak’taki seçimlerden kısa
süre önce Irak Türkmen Cephesi liderliğini bırakmak zorunda kalan Kerkük
milletvekili Erşat Salihi ile konuştuk.
- Irak’taki Türklere
neden Türkmen deniyor? Türk Türkmen ayrımı nedir?
Bizler Irak ve Suriye Türkleri olarak Osmanlı’dan önce de bu
topraklardaydık. Hâlâ buradayız ve kalmaya devam edeceğiz. Türk kelimesi tüm
dönemlerde kullanılmıştır. Türkmen kelimesini yabancı bir kelime olarak aramıza
soktular. Krallık döneminde 1924’te Kerkük’te, Kerküklülerle Ermeniler ve
İngiliz ordusu arasında bir tatsızlık yaşanıyor. O zaman İngiliz uçakları
sukûnet için Arapça ve Türkçe iki dilli bildiri dağıtıyor. Hatta metinde Türk
kelimesini kullanıyorlar. Türk kelimesi bizim varlığımızdır. Ondan sonra
Türkmen yöreleri, aşiretleri olabilir ama önünde sonunda biz Türk kimliğini
taşıyanlarız. Adresler ne olursa olsun, Avşar, Türkmen, Özbek hepimiz Türküz.
Ama yabancılar her zaman bizi ayırmaya çalıştılar. Ben terimlerimde Irak Türkü
şeklinde kullanırım ama anayasa yazıldığı zaman Türkmen demek gerekiyor. Çünkü
Türk dendiği zaman sanki Türkiye kastediliyor. O zaman yanlış anlaşılmalar
oluyor.
- Kerkük’teki demografik
yapıyı anlatır mısınız, dünden bugüne ne değişti?
Kerkük’teki değişim yeni değil. Değişim, Osmanlı bölgeden
çıktıktan sonra İngiliz hâkimiyetiyle başladı. Türkmen toprakları başka
aşiretlere verildi. Türkmenlerin çoğu oraları terk edip ya Irak’ın güneyine ya
Türkiye’ye gitti. Türkmen varlığı Irak’ın güvenliğinin ve toprak bütünlüğünün
odak noktasıdır. Türkmen coğrafyasında ihtilaf olursa Irak’ın toprak
bütünlüğünde de olur. Kerkük’te Saddam döneminde Araplaştırma politikası vardı.
2003’ten sonra da Kürtleştirme politikası oldu. Kürt partileri daha organize
şekilde çalıştı. ABD’nin de desteğiyle zirai arazileri aldılar. Bu,
referandumun olduğu 2017’ye kadar yani biz peşmergeyi Kerkük’ten çıkarana kadar
sürdü. Kerkük’te nüfus, 2003 öncesi nüfus 850 bin civarındaydı. Şu an 1 milyon
700 bin.
GÜVENLİĞİ
POLİS SAĞLIYOR
- 2017’deki başarısız
bağımsızlık referandumu Türkmenleri nasıl etkiledi?
Referandumdan sonra güvenlik ortamı sağlandı. Suikastlar,
peşmergenin gizli tutuklamaları kalmadı. Erbil, Süleymaniye’nin Kerkük’ü
kontrol etmesi sona erdi. Herkes iyi bir ortamda yaşamaya başladı. 2017
öncesinde patlamalar, suikastlar, cinayetler vardı. Türkmenlerden seçim dairesi
başkanımız, cephenin yürütme kurulu üyesi, aynı zamanda benimle birlikte hapis
yatan arkadaşım öldürüldü. Cephenin ofis müdürü öldürüldü. Evim üç kez
patlatıldı, yoluma mayın döşendi. Başkan yardımcım öldürüldü. Yürütme kurulu
üyem öldürüldü. Yani sürekli Irak Türkmen Cephesi hedef alındı. Bunun arkasında
gizli taraflar vardır. Bunun üzerinde herkes durmalı.
- Güvenliği şu an kim
sağlıyor?
Şu an güvenliği Türkmenlerden, Araplardan ve Kürtlerden oluşan
Kerkük polisi sağlıyor. Bağdat’taki yönetime bağlılar. Bunun yanında Irak
ordusu var. Irak ordusu da merkezi hükümete bağlı. İçinde Arap da Kürt de
Türkmen de var. Biz ona da razıyız.
- Peşmergenin Kerkük’e
girişi için 25 Kasım dillendiriliyor. Hukuki gerekçesi nedir? Süreç nasıl
gelişti?
Hukuki gerekçesi yok. Çünkü Irak anayasasına göre, peşmerge
Kuzey Irak Bölgesi’nin koruyucusudur. Ama seçimler sonrası bir taviz içine
girildi. Merkezi hükümetin taviz vermemesi lazımdı. Bazı bölgelerde DAEŞ (IŞİD)
var ama orada ne Irak ordusu ne peşmerge bulunuyor. O yüzden inandırıcı bir
gerekçe değil. “DAEŞ geldi, peşmerge onu öldürdü, o peşmergeyi öldürdü” gibi
dedikoduları duyduk. Önce bunları yaptılar ki ellerinde bir sebep olsun: “Orada
güvenlik sıkıntısı var, orayı ortaklaşa koruyalım.” Maalesef Bağdat yönetimi ve
Erbil gizli bir şekilde anlaştı. 25 Kasım deniyor ama öyle değil. Neden? Çünkü
zaten peşmerge Kerkük’ün etrafında ama ittifak resmiyet aldı. Bağdat ile Erbil
anlaşmış ortak operasyon merkezleri kurmak için. Bu merkezlerin içinde Bağdat
ve peşmerge subayları birlikte. Bizim buna tepkimiz, reddimiz var. Türkiye’den
döndükten sonra başbakan ile görüşeceğim.
- Peşmergenin Kerkük’ün
merkezine girme olasılığı var mı?
“Girmeyeceğiz etrafta olacağız” diyorlar. Biz hiçbir şekilde
Kerkük’ün idari sınırları içinde merkezi hükümet haricinde kimseyi istemiyoruz.
Hükümetin bu konuda taviz vermemesi lazım.
- Bağdat taviz verirse,
Kerkük’e girilirse direniş olur mu?
Şehir merkezine girerse kötü olur, çatışma olur.
- Kerkük polisi ile mi?
Türkmenlerin de gücü var. Türkmen Kerkük Savunma Gücü var. Biz
kan dökülsün istemiyoruz. Kimseyle kavgaya girmek istemiyoruz. Siyasi iradeler
daha barışçıl yolları denemeli. Kerkük’e tekrar bir emrivaki siyasetinin Erbil
tarafından yapılması büyük bir yanlış. Bunu Erbil’in, Süleymaniye’nin bilmesi
lazım.
- Bağdat ile Erbil
arasındaki anlaşmayla 2017’nin intikamı mı alınıyor?
Olabilir. Biz kapıdan çıktık ama pencereden dönüyoruz, olabilir.
- Türkiye’de bu konu
gündeme gelmiyor, bunu nasıl okuyorsunuz?
Resmi temaslarda bu işler paylaşılıyor. Ama basına intikal
etmemesi siyasi bir mesele. Belki de Irak makamlarıyla ve Kürt idaresiyle
görüşülüyor bu hususta ve onlara mesajlar da gönderiliyor. Genellikle insanlar
panik yaratmak istemiyorlar. Biz de yaratmak istemiyoruz, sadece gerçekleri
konuşuyoruz. Türkiye’nin de tavrı bu konuda müspettir.
- Siyasiler 2017
referandumunda konuşuyor, basın da yazıyordu. Ancak Türkiye’de birçok insan şu
an Kerkük’te böyle bir gerilim olduğundan habersiz. Fark nedir?
Bu işin öncülüğünü yapanın Irak hükümeti olması lazım, Irak
hükümeti buna izin vermemeli. Türkiye telkinde bulunur. Görüşmelerinde söyler.
Ama peşmergenin kendisine bir çekidüzen vermesi, Kerkük meselesini bu gibi
pazarlıklardan uzak tutması gerek. Aksi takdirde uzun vadede çok zararlı çıkar.
- Türkiye ne yapabilir
bir çağrınız var mı?
Türkiye, merkezi Irak hükümetine telkinde bulunabilir. Kuzey
Irak idaresine “Bu atılan adımlar yanlış” denebilir. Bizim güvenlik ittifakımız
var. O da Kerkük için Kerküklülerden bir ordu teşkil edilmesi yönünde. O ordu
Türkmen, Arap ve Kürtlerden oluşsun. Başındaki komutan Bağdat’a bağlı olsun.
İdari sınırları bu ordu korusun. Bu tezi herkesin sunmasında yarar var, bu
barış getirir. Sadece Türkiye değil, Türk dünyası da biraz dikkat etsin. Orada
Irak ve Suriye Türkleri var. Onlardan maddi değil, manevi destek istiyoruz. Bir
defa olsun Irak, Suriye Türklerini dillerine alsınlar Türkiye gibi.
- Kötü senaryo
gerçekleşirse Türkiye için ne gibi bir risk var?
Tehlike sadece Türkiye için değil, hem İran hem Irak hem Türkiye
hem Suriye için. Bu ülkeler bir mutabakata varmalı. İran uzak durursa gelecekte
PJAK başına büyük bela olur. Suriye’nin belli yerleri bugün YPG PKK’nin elinde.
Türkiye coğrafyasını PKK’den temizledi ama PKK Türkiye’den çıkıp Irak’a geldi.
Bu ülkelerin “terör örgütlerini kimse coğrafyasında barındırmasın” gibi askeri
bir anlaşma yapmaları lazım. Tehlike bir tek Türkiye’yi değil herkesi bekliyor.
- CHP Irak ve Suriye
tezkeresinde “hayır” dedi, nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsterdik ki Türkiye’de herkes aynı adımı atsın. Tehditler
karşısında tek adım atılmalıdır. Muhalefetten de iktidardan da bunu isteriz.
‘DEĞİŞİM
ZAMANI DEĞİLDİ’
- Irak’taki seçimlerin
hemen öncesinde Irak Türkmen Cephesi liderliğinden çekildiniz, Ankara’nın
etkisi oldu mu?
Ben 12 yıldır Irak Türkmen Cephesi Başkanlığı’nı yapıyorum.
Ondan önce Suriye ve Lübnan temsilciliği, ondan önce Kerkük’te Irak Türkmen
Cephesi’nin il başkanlığını, ondan da önce bölge başkanlığını yaptım. Yani
bölge başkanlığından cephenin tepesine kadar tüm görevlerde bulundum. Şükürler
olsun, nerede olursam olayım zafer kazandım. O zaferler halkın etrafımızda
toparlanmasıyla gerçekleşti. Sandalye sayımız 2010 seçimlerinde iki, 2014’te
iki idi, ama 2018’de üçe yükselttik. Benim planım bu kez dörde beşe çıkarmaktı
ama planım yeterince kabul edilmedi.
- Peki, liderliği
bırakmanız?
Ben defalarca söyledim, 12 yıldan sonra bir değişim yapalım ama
seçim sonrası. Yönetimimiz, aksakallı abilerimiz bizden “Değişimi şimdi
yapalım” diye talepte bulundular. Ben de onları kırmadım ama dedim ki bu
yanlış. Değişimin zamanı değil. Zamanı geldiğinde ben de değişim isterim. Ama
Ankara’da İstanbul’da olan Kerküklü Türkmen büyüklerimiz, ağabeylerimiz var.
“Daha gençlere yer verelim” gibi bir karar almış oldular. Biz de o karara saygı
gösterdik. Onlar bu değişimi yaptılar. Temenni ederim ki başarılı olsunlar. Her
zaman onlara desteğim sürecek.
‘DESTEK
VERİRİM’
- Irak Türkmen
Cephesi’nin yeni başkanı Hasan Turan’ın İhvancı olduğu konuşuluyor. Eski
başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde de sizin alınmak istendiğiniz ancak
başarılamadığı iddiaları var. Turan bu gerekçeyle mi başkan oldu?
O noktaya girmek istemem. Açık söylüyorum. Ben cephe başkanı
olduktan iki yıl sonra benim değiştirilmem söz konusu oldu. Davutoğlu döneminde
de oldu. Davutoğlu ile de birkaç defa görüştüm. Şu an ben anlamadım! Başarısız
olmadım. 2012’de bir bakan aldım, seçim komiserlerinden bakan vekili aldım,
insan hakları komiserlerinden bir bakan vekili aldım. Eğitim Bakanlığı’ndan
Türkmenler için genel müdürlüğü kazandırdım. Ama buna rağmen “Siz terk edin
başkasına verin.” Anlamadım bu nedir! 2012’den beri peşimde böyle bir şey var.
Ama direndim. Nedenini hiçbir zaman anlamadım keşke anlamış olsaydım. Gelen
arkadaş da benim cephe başkan yardımcımdır. Ona başarılar dilerim, her türlü
desteği de kendisine veririm..
Haber: İklim Öngel Cumhuriyet Gazetesi