" Okunacak En Büyük Kitap, İnsandır. "
" Her ne arar isen, Kendinde ara. "
"En Yüce servet ilimdir. "
" Doğruluk dost kapısıdır."
" İyi ve Kötüyü Seçen Akıldır. "
Hacı Bektaş-ı Veli, özellikle Türklerin din
anlayışının daha çok ahlak temelli bir nitelik kazanmasında etkin olan,
Anadolu’daki tasavvuf düşüncesine damgasını vuran, Türk dünyasının yetiştirdiği
büyük mutasavvıflardan birisidir.
Hacı Bektaş Veli denildiği zaman akla gelen en önemli
husus,akla ve bilime yaptığı vurgudur.
Hacı Bektaş-ı Veli'nin;
Gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı
Bektaş-ı Veli, Horasan'ın Nişabûr şehrinde 27 Haziran 1209 senesinde
doğdu.
İlk eğitimini Şeyh Lokman-ı Perende’den aldı. Lokman-ı
Perende, Ahmed Yesevi’nin halifelerinden olup, zahir ve batın ilimlerinde derin
bilgilere sahipti. Bektaş Veli Lokman-ı Perende’nin gözdesiydi. Ve rivayetlere
göre kendinde olağanüstü haller gerçekleşiyordu.
Hacı Bektaş-ı Veli, eğitimini tamamladıktan sonra
Anadolu'ya geldi. Halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli talebeler
yetiştiren Hacı Bektaş-ı Veli, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet gördü. Bu
sırada Anadolu'da dini, iktisadi, askeri ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin
de bağlı olduğu "Ahilik Teşkilatı" ile büyük hizmetler yapan Hacı
Bektaş-ı Veli ve talebeleri,Selçuklu Sultanı,Türkmen Beyleri ve halk tarafından
da sevildi ve hürmet gördü.
Hacı Bektaş-ı Veli ile Osmanoğulları arasındaki ilişkiler ve Hacı Bektaş-ı
Veli’nin Yeniçeri Ocağının Pir’i Kabul edilmesi.
Vilayetname’de ‘’Ertuğrul adlı bir kişinin Hacı
Bektaş-ı Veli ile buluşup konuştuğundan söz edilir.’’Bu kişi o tarihlerde
Selçuklu Devletinin bir Uç Beyi olan ya da olmak üzere olan Ertuğrul Gazi dir.Bağlı
bulunduğu Selçuklu hükümdarını bir vesile ile ziyarete giderken,ya da özellikle
adını duyup merak ettiği,Anadolu insanı ve Anadolu Türk’ü için çalışıp
çabalayan bu büyük Türk idealistini Konya’ya giderken görmeyi arzu etmiş ve bu
görüşmede yanında Selçuklu Hükümdarına tanıtmak için götürdüğü ve kendisinden
sonra o zaman muhtemelen uç beyi olacak 16
yaşlarında olan oğlu Osman Gazi de vardır.
Bu tanışma esnasında Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Ertuğrul Gazi ye,Osman Bey’in geleceği ile
ilgili bazı sezgilerde bulunarak ona Asker ve Ordu konusunda bazı öğütlerde
bulunmuş ve kendilerine dualar etmiştir.
Osman Gazi ve Orhan Gazi de Anadolu’nun siyasal
birliğini oluşturmanın ilk çabalarını veriyorlardı.Bu sıralarda kuruluş devrinde
olan Osmanlı Devleti'nin sağlam temeller üzerine oturmasında Hacı Bektaş-ı Veli’nin
öğretilerinin Ertuğrul Gazi vesilesi ile Osman Bey’e aktarılmasının büyük
katkıları olmuştur..
Zira Orhan Gazi’nin Yeniçeri Ocağını kuruşu sırasında
Abdal Musa’nın rolü,Orhan Gazi’ye babasından duyup gönül verdiği o büyük Türk
idealistini,yani Hacı Bektaş-ı Veli’yi tekrar hatırlaması ve böylece kurulan
asker ocağına o büyük insanı yani Hacı Bektaş-ıı Veli’yi manevi kurucu ve koruyucu pir olarak kabul
etmesi,Yeniçeri Ordusunun manevi hayatını ve disiplinini güçlendirmiş ona gönülden
bağlı olmasını sağlamıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli, asırlarca Yeniçeriliğin piri,
üstadı ve manevi hamisi olarak bilindi. Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin
sulh zamanındaki talimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müspet
neticeler verdi. Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı
kuvvetlendirdi.Yeniçerilerin dervişler gibi cihat azmiyle dolu ve görülmemiş
derecede kahraman ve fedakar oluşlarında, bu hadiseler müspet tesirler
gösterdi. Yeniçerilerin;
"Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan,
kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana
ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi,
Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı
Veli..."diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar bir ifadesidir.
Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalat ve Besmele Şerhi adlı
iki eseri vardır.1271 yılında vefat eden Hacı Bektaş-ı Veli'nin derslerini ve
sohbetlerini takip ederek onun izinde hareket edenlere, tasavvuftaki usûle
uyularak "Bektaşi" denildi.
13.Yüzyılda yazdığı Hacı Bektaş-i Veli'nin öğretilerini anlatan MAKALAT
Adlı 3 Ciltlik Eserinin Ana Teması Dört Kapı Kırk Makam olup, bu Dört Kapı;
ŞERİAT,
TARİKAT,
MARİFET
HAKİKAT'dir.
Yazışma ,
Sohbet ile Konuşmalarını Türkçe yapmayı tercih eden ve böylelikle de Türk
Dilinin kökleşmesi ve yaygınlaşmasında çok önemli katkıları olmuş, ancak
dönemin Devlet Erkânında konuşma dilinin Arapça olarak kullanılması itibariyle
Türklerin Yüce Tanrı'nın Dini olan İslâm'ı Arap Kültürü ile Karıştırmamaları ve
İslâm Dini'ni Arapların da doğru anlamaları için çoğunlukta Kur'an-ı Kerim
Ayetleri ve Meallerine de yer vererek oluşturduğu MAKALAT' ı Arapça'nın yaygın
olmasından dolayı Arapça yazdığı,yada Türkçe konuşmayı ve bütün derslerini
Türkçe veren bu Türkmen Ulu’sunun Makalat’ı Türkçe yazdığı daha sonra Osmanlı Devleti sürecinde Arapçaya çevrildiği tahmin edilmektedir.
Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu'nun İslâmlaşma sürecinde
Araplaşmamasına önemli katkılarda bulunarak adını “Horasan Erenleri” olarak
anılan şahsiyetlerinin arasına yazdırmıştır
Makalat'ın asıl nüshaları tetkik edildiğinde, onun;
İslâm dinine sıkı sıkıya ve sağlam bir şekilde bağlı, İslâmiyet'e uymayan
davranışlara şiddetle karşı çıktığı ancak 13.Yüzyılda savunduğu ilime dayalı çağdaş fikirlerinin bu gün bile
hala kabul edildiği görülür.
13.Yüzyıl'da Anadolu'ya geldiğinde Nevşehir'e bu günkü
ismi Hacı Bektaş olan Suluca Karahöyük'e yerleşir.Kısa zamanda tanınarak
kıymetli talebeler yetiştirir.. Hacı BEKTÂŞ-I VELİ kendisinin de bağlı olduğu
"Ahilik Teşkilâtı" ile, Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde Anadolu'da
sosyal yapının gelişmesinde,Türk Birliğinin oluşmasına ve Türkleşmesine önemli
katkılarda bulunmuştur. Hayatının büyük bir kısmını Suluca Karahöyük’te (Hacı
Bektaş) geçiren Hacı Bektâş-ı Veli 16 Ağustos 1271-1273 yılları arasında vefat
etmiştir.
Mezarı ve yanında Çilehanesi olan Kabristanı Nevşehir
iline bağlı Hacı Bektâş ilçesinde bulunmaktadır.
Anadolu'da Türk Birliğinin oluşması,Türk Kültürünün bozulmaması,Ahilik,Dostluk
ve Barış anlayışının yayılması ve
Anadolu’nun Türkleşmesi için çalışan çok önemli katkılarıyla Kadim Türk
Kültürünün Anadolu'da Temsilcisi olan Horasan Erenlerinin önderlerinden Büyük
Türk Düşünürü,Filozof ve Mutasavvıfı Hacı Bektaş-ı Veli'yi Uçmak'a Varışının
750.Yıldönümünde Saygı,Minnet ve Rahmetle Anıyoruz.
Ruhu Şad
olsun.
Kaynaklar:
Abdulbaki Gölpınarlı – Vilayetname-i Hacı Bektaş-ı
Veli Sh.19
Prof.Dr.Fuat Köprülü – İlk Türk Mutasavıfları Sh.203
Aziz Yalçın – Yorum ve Açıklamalarla Makalat-ı Hacı
Bektaş-ı Veli
Haber:Erol
ŞAHİNGİL TDİHD Web Haber