Afganistan’dan çıkarılacak dersler neler?
Afganistan’da Taliban, başkent Kâbil’e girdi, hem de
elini kolunu sallaya sallaya. İnsanların çaresizliği, Hamid Karzai Uluslararası
Havalimanı’ndaki kargaşa, uçağa binmek isteyenlerin yarattığı izdiham, uçaktan
düşüp ölenler, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin çaldığı
paraları bavullarla yanına alıp ülkesini onursuzca terk etmesi uzun yıllar
belleklerde kalacak elbette. Fakat Afganistan’dan alınacak dersler bunlarla
sınırlı değil. Çıkarılacak daha fazla ders var. Sıralayalım...
Birincisi, Afganistan’ın gelişim çizgisiyle ilgili.
Önceki gün dostum, meslektaşım Sinan Meydan’ın Sözcü gazetesinde de
dikkat çektiği gibi, Cumhuriyet Devrimi’ni örnek alan, Türkiye Cumhuriyeti’nin
atılımlarını model olarak benimseyen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
yolladığı her alandan uzman kadroların da katkısıyla önemli çağdaşlaşma
hamleleri yapan Afganistan’ın geldiği durum ibret verici. Aşırı akımların
yükselişi, uyuşturucu üretimi, Soğuk Savaş’ın son 10 yılında Sovyetler
Birliği’nin, 2001’den günümüze dek ABD’nin bu ülkedeki işgali, Taliban’ın 1996
- 2001 arasındaki yönetimi, hem Afgan halkı hem de tüm mazlum milletler için
derslerle dolu.
İkincisi, ABD; 20 yıllık işgalinde 1 trilyon dolar
para harcadı (ABD Başkanı Biden, 1 trilyon dolar harcadıklarını
söyledi. Pek çok ABD’li uzman, 2 trilyon dolar harcandığını belirtiyor).
ABD’nin asker kaybı, 2 bin 500 kadar. İşgal boyunca 250 bin insan öldü,
bunların 71 bini sivil. ABD için hezimet söz konusu. Fakat şu da unutulmasın;
emperyalist bir güç, girdiği bir ülkeden kolayca çekilmez. Çekilmek zorunda
kalırsa da ya yakarak, yıkarak çekilir veya tekrar müdahale etmesine zemin
yaratacak, gerekçe oluşturacak sorunlar bırakarak çekilir.
Üçüncüsü, ABD; işgal boyunca Afganistan’daki eyalet
düzeniyle, aşiret liderleriyle, din tacirleriyle, uyuşturucu baronlarıyla,
silah tüccarlarıyla yakın ilişkiler kurdu. Merkezi devletin, ulusal bilincin,
yurttaş kimliğinin gelişmesini istemedi. Tersine, gelişmesin diye elinden
geleni yaptı. Çünkü yurttaşlık bilinci, ulusal bilinç, ulus devlet güçlenirse,
ABD etkisi azalır. ABD karşıtlığı güçlenir.
ABD’NİN KÜSTAHLIĞININ
BOYUTLARI
Dördüncüsü, ABD; Afganistan’da öylesine küstahlaştı
ki, Eşref Gani öncesinde, bir ara, Afgan kökenli ABD’li diplomat, ABD’nin eski
Birleşmiş Milletler Büyükelçisi, Afganistan özel temsilcisiZalmay Halilzad’ı,
Afganistan’a cumhurbaşkanı yapmayı bile düşündü.
Beşincisi, Afganistan’da olanlar yurttaşlığın,
uluslaşmanın, laikliğin, aydınlanmanın, kadın - erkek eşitliğinin ne kadar
önemli olduğunu, ne denli güç kazanıldığını bir kez daha gösterdi.
Emperyalizmden insan hakları, demokrasi, özgürlük bekleyenler, her zaman olduğu
gibi yanıldılar. Cumhuriyet için“reklam arası, travma yarattı, enkaz
bıraktı, zulüm dönemi, parantez” diyenler, Atatürk’ü yok sayanlar,
küçümseyenler, liberal solcular, ikinci cumhuriyetçiler, yetmez ama evetçiler,
fonlama gazeteciler, kimlik siyaseti güdenler, etnikçilik yapmayı devrimcilik,
mezhepçilik yapmayı solculuk, hemşericilik yapmayı sosyalizm sananlar, yine
cehaletlerini sergilediler.
Sözün özü, Afganistan deneyimi, hem Atatürk
Devrimi’nin önemini hem de emperyalizmle mücadelenin ne denli zor olduğunu, bu
mücadelenin bütüncül, kararlı, devrimci, aydınlanmacı olması gerektiğini bir
kez daha gösterdi.