Değişen Politikalar ve Sözde Dostlarımız
Türkiye
– ABD ilişkileri çok ciddi ve kritik bir döneme giriyor. Karşılıklı çıkarların
ortaya koyulup savunulması gereken bir dönemdeyiz. Bu dönem liyakatlı, iyi
yetişmiş, milli çıkarlara bağlı diplomatlara ihtiyaç duyurmaktadır. Aynı durum
İsrail ve Mısır ilişkileri için de geçerlidir. Suriye’de ülke çıkarlarımıza
göre tekrar bir düzenlemeye gidilebilir.
Şaibeli bir eski bakanı
mükafatlandırır gibi büyükelçi tayin etmek yanlış olmuştur. Aynı yanlışı
Washington’a büyükelçi tayininde de görüyoruz. Bir ticaret odasına veya borsaya
başkan tayin etmiyorsunuz. Yurtdışına çıkan bazı resmi heyetler tatil gezisine de
gitmiyor. Ülke çıkarlarını iyi korumalıyız. Liyakat, sadakatın hep önüne
geçmelidir; ama yanlışlardan da kurtulamıyoruz.
2020’li yılları
iyi okumak ve birçok ülkenin dış politikasındaki önemli değişiklikleri görmek
durumundayız.
ABD değişime
rağmen, soğuk harp dönemi ilişki düzenini tekrar Türkiye’ye kabule
zorlamaktadır. Türkiye kısaca jeopolitik iddia ve doğan imkanlarından
Akdeniz’de, Adalar Denizinde, Balkanlarda ve Kafkaslarda uzaklaştırılmak
isteniyor. Ülkemiz müttefikleri tarafından askeri tesislerle, yeni üslerle
kuşatılıyor.
Sözde dost ve
müttefiklerimizi rahatsız eden harp sanayii üretimimiz, SİHA ve İHA’larımız
fazlaca sözde dostlarımızın gözüne battı. Değişik sabotajlara ve uzmanlarımızın
saldırılara uğramamaları için yeni teknolojiden de faydalanarak yeterli koruma
sağlanmalıdır. Sözde dostlarımız her hainliği yapabilir ve sonra da başsağlığı
mesajı çekebilirler. ABD Türkiye gibi müttefik bir ülkeye karşı bölücü ve ırkçı
PKK terör örgütünü kullanmaktadır. İran’daki üst düzey bir uzmanın Tahran’da
nasıl öldürüldüğü unutulmamalıdır.
Rusya ile Çin’in
birleşmesini önlemeye çalışan ABD’ye karşı kesinlikle S400’ler de dahil geri
adım atılmamalıdır