Haziran'da İnebolu'da olmak
9 Haziran 1921 Perşembe sabahı, İnebolu’lular
Bayram namazını kılmış, kürsüde vaaz eden Müftü Ahmet Hamdi Efendi’yi
dinliyorlar: Müftü Efendi iskeleye gelen silah ve cephanelerin çabucak
boşaltılmasının, taşınmasının sevabından bahsediyor. Yahya Paşa Camisinin
emektar kayyımı Ahmet Efendi çarşıda, mahalle aralarında “Ey ahali, cephane
yüklü gemi geldi ! Yalıya buyrun heyy !” diye bağırmakta.
Kahraman İnebolu halkı, o gün çoluk, çocuk, yaşlı,
genç bayramlaşmayı bir tarafa bırakıp, yalıya koşarlar. Cephane sandıklarını
omuzlarlar, silahları, mermileri bayramlaşır gibi şevkle yüklenirler. Daha
güvenli olan iç kesimlere taşımak için bir koşuşturmadır başlar.
İnebolu açıklarında demirleyen PANTER ve KILKIŞ
adlı iki Yunan zırhlısı siyah namlularını şehre doğrultarak İnebolu
Kaymakamlığı’na bir ültimatom verirler : “Mondros Ateşkes hükümlerine aykırı
olarak, İnebolu’ya çok miktarda cephane ve yüzlerce subay çıkmıştır. İki saate
kadar cephaneyi ve silahları teslim etmezsiniz, gemilerden sahile cephane
nakleden kayıkları tahrip etmezseniz ve de şehrin ileri gelenlerinden 12 kişiyi
rehine olarak KILKIŞ’ a göndermezseniz şehri bombardıman edeceğiz.”
Ültimatom sonrası kahraman İnebolu’lular yel olur,
fırtına olur, tufan olurlar. Kısa sürede cephaneyi, kayıkları, erzakı iç kesime
naklederler. PANTER ve KILKIŞ bu kahraman şehrin ve bu şehrin baş eğmeyen yiğit
insanlarının üzerine saatlerce bomba yağdırır. Bu cefakar ve yiğit insanlar
bombalara meydan okur, saklanmaya bile gerek görmeden kutsal görevlerini
eksiksiz tamamlarlar.
Türk Milleti’nin Kurtuluş Savaşı Destanı’nın en
önemli sayfalarında İnebolu’nun korkusuz kaptanlarının, tüm insanlarının,
Kastamonu’nun cephedeki ve cephe gerisindeki kadınının erkeğinin kanı, emeği,
alın teri vardır. Onlar bunu övünç nedeni bile saymazlar. Çünkü insanın
vatanına can borcu vardır. Bu borç gerektiğinde kanla ödenir.
Karlı bir kış günü İnebolu Kastamonu hattında
cephane taşıyan kağnı kolunun sonundaki ellerini koynuna sokmuş yaşlı kadına
mıntıka komutanı sorar : “Nine, üşümüyor musun?” Kadın ana şefkatiyle komutana
bakar : “ÜŞÜMEYON OĞUL, ÜŞÜMEYON! DÜŞMAN TOPRAKLARIMIZA AYAK BASTIĞI GÜNDEN
BERİ İÇİM YANIYO !”
Bu kahramanların torunları her sene İstanbul’dan,
yurt dışından, değişik yörelerden 9 Haziranda
İnebolu’ya akarlar. İnebolu Belediyesi’ nde
muhafaza edilen beyaz şeritli İstiklal Madalyası ve berat tören alanında özenle
açılır ve okunur:
Metni iş bu varaka zahrinde muharrer bulunan 66
Numaralı Kanun Mucibince verilecek olan
İSTİKLAL MADALYASI
Vesikası
No : 2107
“Maksadı ulvinin husulü için azami ibrazı mesai
eylediğinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 11.2.1340 tarihinde
vukubulan birinci içtima senesi 99’ uncu içtimanın birinci celsesinde Zirde
hüviyeti mukarrer İnebolu Mavnacılar Loncası’na bir kıta Beyaz Şeritli İSTİKLAL
MADALYASI verilmiştir.
9 . 4 . 1340 ( 1924 )
T.B.M.M
Mühürü
GAZİ MUSTAFA KEMAL
( İmza )
Şehit ve gazi torunları kahraman İnebolu’ lular
her 9 Haziranda bu kutsal ata toprağına koşarken Büyük Atatürk’ün Nutuk’ta
Pontus Rum Cemiyeti’ne ilişkin sözlerini de asla unutmamalıdırlar: Atatürk 1840
yılında ABD’den gelen KALİMATYUS adlı papazın İnebolu halkının GERİŞ TEPESİ
dediği MANASTIR TEPESİ’ndeki gizli toplantıda Pontus Rum Cemiyeti’ni kurduğunu,
bu gizli cemiyetin ülke bütünlüğüne büyük zarar verdiğini, Türk Milletinin bu
beladan ancak Kurtuluş Savaşı vererek kurtulabildiğini belirtmektedir.
Atatürk’ün deyimiyle “BİR FESAT VE HIYANET OCAĞI
OLAN VE MEMLEKETİMİZE NİFAK TOHUMLARI EKEN ...” Fener Rum Patrikhanesi’nin
başının günümüzde İnebolu’da, GERİŞ TEPESİ’nde, Karadeniz Mahallesinde, Karaca
Camisinde ne aradığını 9 haziran tarihinde bir kere daha düşünmemizde yarar
vardır.
9 Haziranlarda İnebolu’da Kurtuluş Savaşı ruhuyla
buluşmak dileğiyle.