" Herkes Yasa Önünde Eşittir ve Ayrım Gözetilmeksizin Yasanın Korunmasından Eşit Olarak Yararlanma Hakkına Sahiptir... "

Haberler

İnsan Hakları Günü ve Yerimiz ..

shadow

10 Aralık 1948 tarihinde “İnsan Hakları Evrensel Bildirisi” nin kabulü nedeniyle her yıl 10 Aralık günü ‘İnsan Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır. Büyük fakih İslam alimi Nu’man bin Sâbit 5 Eylül 699 tarihinde Irak’ın Kufe şehrinde doğmuş, 767 tarihinde Bağdat’ta şehit edilmiştir. "İmâm-ı Â’zam" olarak şöhret bulan bu zat, Ebu Hanife olarak anılmıştır. Genel şer’i hususta olduğu gibi İnsan hakları konusunda da kendisine hak sahipliğiyle ilgili olarak;

-Hak sahibi olabilmek için ne olmak gerekir.? Sorusuna verdiği,                               -Hak sahibi olabilmek için İNSAN OLMAK GEREKİR. Cevabı, İnsan hakları gününde onu hatırlamamıza sebep olmuştur. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.  Dünya insanlık âlemi Ebu Hanife’nin vefatından 1249 yıl sonra İnsanın, insan olması nedeniyle hak sahibi olabileceğini kabullenmiştir.                 

Bir şeyi kabullenmek, onu benimsemek demek değildir. Benimsemek bir şeyi olduğu gibi yalın olarak insanın içine sindirmesi demektir. Bu günün dünyasına baktığımızda, insanlık âleminin iyi bir sınav verdiğini söylememiz mümkün değildir. Dünya haritasını önümüze açıp, incelediğimizde maddî refah yönünden, gelişmiş veya gelişmemiş ülkelerin hepsinde az veya çok insan hakları ihlalleriyle karılaşmaktayız. Hak, Hukuk, Adalet ve vicdanın sukut ettiğini ve gücün egemen olduğunu görmekteyiz. Birey veya toplumlar olarak insan haklarını yeteri kadar içimize sindiremedik.

Hak ihlallerinin coğrafyası yoktur. İnsanın olduğu her yerde karşımıza hak ihlalleri çıkabilmektedir. Bu bir eğitim meselesidir.                                                              Ahlak olan din, merhamet sahibi olması gereken din adamları tarafından istismar edilerek, en fazla insan haklarının ihlal edilmesine sebep olmaktadırlar.                       Bunları özetle şöyle sıralamak mümkündür.

*Kıbrıs’ta en fazla kan bir din adamı olan Papaz Makarios tarafından dökülmüştür.

*Myanmar’da Arakan'daki Müslümanlara "soykırım” Hindu Rahipler tarafından yapılmaktadır.

*Filistin’de insan haklarının tetikçileri olarak Hahamlar karşımıza çıkmaktadır.

*Irak ve Suriye’de Deaş lideri Ebu Bekir Bağdadî din adına söylemler geliştirmişti.

*ABD’lerinde Klu Klux Klan teşkilatında papazlar ön saflarda yer almıştır.

Listeyi uzatmak mümkündür. Ancak yalnız din adamları ile bunlar sınırlı değildir. İnsan haklarını ihlal eden, siyasi erki elinde bulunduranların yaptıkları göz ardı edilmemelidir. ABD’nin Irak’ı işgalinde bir milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Rusya’nın ve ABD’nin Afganistan’da uyguladıkları insan hakları ihlalleri vicdan sahibi gazeteciler tarafın dünya kamuoyunun gözleri önüne serildi.

Çin’in Doğu Türkistanlılara yapmakta oldukları işkence ve kötü muamele bir soykırıma dönmüştür.

İnsan hakları ihlalinin önlenmesi, insanların ve devletlerin insaf ve merhametine bırakılamaz. Birleşmiş Milletler mevcut yapılarıyla bunu engellemeye yeterli değildir. Birleşmiş Milletler Teşkilatında esaslı bir yapı değişikliği insanlığın hayrına olacaktır.

Bütün dünyayı, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği olarak, “doğuştan hak sahibi olan insana” saygıya davet ediyoruz.