Ferasetin kovulduğu yerde hamakat
boy gösterir.Bireysel hamakatın zararı ve mahcubiyeti kişinin ailesine, keyifle
seyri topluma düşer. Kurumsal aklını, derin hafızasını, duyarlılığını yitirmiş
bir devletin hamakatının mahcubiyeti tekmil millete, seyri ise bütün dünyaya
düşer.
93 Harbi ( 1877-1878 ) olağan
yenilginin çok ötesine geçen sonuçlarıyla diğer Osmanlı-Rus savaşlarından
ayrılır. Eski takvimle 1293 yılına denk geldiği için “93 Harbi” olarak bilinen
savaşın feci sonuçları Kafkas ve Tuna cephelerindeki yenilgilerle bitmez.
Kafkas cephesi çökünce Erzurum düşer. Tuna cephesi çökünce Edirne düşer ve Rus
Ordusu vakit geçirmeden İstanbul kapılarına dayanıp, Yeşilköy’de (Ayastefanos )
Ordugah kurar!
Hilafet ve saltanat merkezi
İstanbul, kendini savunacak durumda değildir. Balkan ve Kafkas bozgunlarının
yarattığı şaşkınlık ve yenilgi psikolojisi halka da yansımıştır. Kısacası Rus
Ordusu’nun İstanbul’a girip, Sultan II. Abdülhamid’i tahttan indirmesinin
önünde hiçbir engel kalmamıştır!
Büyük devletlerden umduğu desteği
bulamayan II.Abdülhamid, Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nikola ile görüşmek
zorunda kalacaktır. 31 Ocak 1878’de imzalanan Edirne Mütarekesinin ardından
gelen 3 Mart 1878 Ayastefanos ( Yeşilköy ) ön barışı ile Karadağ, Sırbistan,
Romanya bağımsızlığını kazanmakta, Osmanlı Rumeli’sini ikiye bölen Özerk Bulgar
Prensliği kurulmakta, Bosna-Hersek Avusturya’ya, Beserabya, Kars,Ardahan,
Batum,Doğu Beyazıt Rusya’ya, Dobruca Romanya’ya bırakılmakta, Osmanlı devleti,
Rusya’ya verilecek 400 milyon Ruble savaş tazminatıyla birlikte,Girit, Teselya,
Arnavutluk,Doğu Anadolu’da ıslahat yapmayı taahhüt etmektedir.
Avrupa devletleri, Kuvvetler
dengesini Rusya lehine esastan değiştiren Ayastefanos Antlaşmasına şiddetle
karşı çıkacak, savaşa hazırlanan İngiltere, donanmasını Marmara’ya sokacaktır!
1878 Berlin Kongresi, Hasta Adam Osmanlının Rusya tarafından yutulmasını
çıkarlarına aykırı gören Avrupalı büyüklerin baskılarının sonucudur.
İngiltere’nin, Rusya’ya karşı Osmanlı’yı himayesinin ödülü olarak isteyip,
verilmezse işgal edeceğini söylediği Kıbrıs, bu dönemde elden çıkacaktır.
Berlin Kongresi (13 Haziran – 13
Temmuz 1878) ile Makedonya’nın Osmanlı’ya iadesi ile kuzeyde şeklen Osmanlıya
bağlı Bulgar Prensliği, güneyde içişlerinde serbest, başında Hıristiyan bir
vali bulunan Doğu Rumeli Vilayeti kurulacak, Romanya, Sırbistan, Karadağ
bağımsız devletler olacaktır. Bosna-Hersek ve Yenipazar sancağını Avusturya,
Sırbistan Niş’i, Karadağ Antivari’yi, Romanya Dobruca’yı, Rusya Beserabya,
Kars, Ardahan, Batum’u, İran Hotur’u alacaktır. Birkaç yıl içinde Yunanistan’ın
Teselya’ya, Fransa’nın Tunus’a el koyması da Berlin Kongre’sindeki
pazarlıkların sonucudur. İtalya’nın Trablusgarp’ı işgali (1911) bu paylaşımın
epey gecikmiş bir parçasıdır.
Yukarıda açıklanan tarihi
kronolojinin ardından sözü 93 yenilgisini milletin utanç belleğine kazıyan
Ayastefanos Zafer Anıtına, yani Rusların Kılıç Hakkına getirmenin
zamanıdır.İstanbul, 1453’ün intikamını alırcasına Rus çizmeleri tarafından
çiğnenmekte, İslam dünyasının manevi başkenti, Ortodoks işgalinin utancını
yaşamaktadır.
Görkemli bir anıtla 93 zaferini
ebedileştirmeyi düşünen Rusya, Şenlikköy’de anıt-kilise inşasını ister. Osmanlı
hükümeti bu isteğe boyun eğecek ve savaş tazminatı olarak anıt-kilisenin
giderlerini karşılayacaktır. Rus askeri ataşesi Albay Peçkov’un gözetiminde
inşasına 1895’te başlanan anıtın
mimarı Bozarov’dur. Değişik
yerlerdeki Rus mezarlarından toplanan kemikler şapelin mahzenlerine yığılır.Çar
Nikola’nın ressamları, Anıt-Kilisenin girişindeki aziz tasvirleri ve dini
semboller, duvarlarda ölen Rus askerlerinin adlarının işlendiği nişler için 6
ay boyunca durmaksızın çalışırlar.
18 Aralık 1898’de Rus Çarının
kuzeni Grandük Nikola Nikolayeviç, Fener Rum Patriği ve Osmanlı devlet
ricalinin katıldığı bir törenle açılan anıt, Türkler için 93 yenilgisinin,
Ruslar içinse zaferin sembolüdür. Rusya’nın Osmanlı Devletine savaş ilanıyla (2
Kasım 1914 ) içine sürükleneceğimiz I.Dünya Savaşı, İttihat ve Terakki
iktidarına beklediği fırsatı verecektir. Anıt-Kilisenin çanının askeri müzeye,
eşyaların Polis Müdüriyetine, İkona ve dinsel objelerin Rus rahiplere verilip
boşaltılmasının ardından 14 Kasım 1914 tarihinde utanç anıtı havaya uçurulur.
Sözü, makalemizin başlığı ile
doğrudan ilgisi nedeniyle, Putin’in (3 Aralık 2012) İstanbul ziyaretinde
düzenlenen iki ülke topraklarına defnedilmiş askerler anısına yapılacak anıt
mezarlara ilişkin protokole getirmenin zamanıdır.Hiç kuşkusuz tarih bu
anlaşmayı, derin hafızasını koruyan bir devletle, tarihsel bilincini, belleğini
ve duyarlılığını yitirmiş muhatabı arasındaki trajikomik ilişkinin ibretlik
belgesi olarak kaydedecektir.
3 Aralık 2012 mutabakatı
doğrultusunda Başbakan imzasıyla 07.05.2013 tarihinde TBMM başkanlığına
gönderilen ;“ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
arasında Türkiye Cumhuriyeti Topraklarında Bulunan Rus Defin Yerleri ile Rusya
Federasyonu Topraklarında bulunan Türk Defin Yerleri Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” genel kurul gündemine
yetişmez. İç tüzüğün 77. maddesi uyarınca bir sonraki çalışma döneminde, tasarının
bakanlar kurulunca yenilenmesinin uygun görüldüğüne dair 23.12.2015 tarihli
Başbakanlık yazısı üzerine TBMM’ce 14.02.2017’de kabulünün ardından 8.03. 2017
günlü Resmi Gazete’de (Sayı-30001 ) 6773 Nolu Kanun olarak yayınlanarak
yürürlüğe girer.
Kanun,Türkiye’nin Rusya’nın
Krasnoyarsk kentinde Troitski Mezarlığında yatan Türk askerlerinin anısına 1915
yılında inşa edilen, şimdi harap vaziyetteki anıtı düzenlemesine karşılık, Rus
tarafının 1877-1878 Türk –Rus savaşında ölen askerlerinin anısına Ayastefanos’ta
(Yeşilköy) yapılan San Stefano Kilisesi’ni yeniden inşasına izin vermektedir.
Kafkas cephesinde Ruslara esir
düşüp, binlerce kilometre uzakta vatan hasretiyle ruhunu teslim eden Mehmetler
halen Sibirya’nın buzlu toprağında yatmaktadırlar. Yeşilköy’de zafer anıtı
olarak inşa edilen San Stefano kilisesi duvarlarına künyeleri kazınanlar ise 93
Harbinde ölen Rus askerleridir.
Kabirlerinde 143 yıldır huzur
içinde yatan Plevne şehitlerini, Aziziye’yi Ruslar’a dar eden Nene Hatunları,
Kaf dağlarının ardında kalan Anadolu delikanlılarını, bedenleri toprak olmuş
Şıpka kahramanlarını ikinci kez öldürecek utanç anıtı yasası, hiç kuşkusuz
Krasnoyarsk’ta yatan Mehmetleri Sibirya’nın dondurucu ayazından daha çok
üşütecektir!
Türk halkının belleğinden
çıkarmak istediği geçmişin utanç verici yenilgi sembolünü, kollektif travmayı,
psikokültürel çöküşü yeniden tetikleyecek bu aşağılayıcı simgeyi kabullenmek
için tarih bilincinden yoksunluğun yanında milli duyarlılığın zerresinden de
nasiplenmemiş olmak gerekiyor.
Parası Türklere ödetilen,
Rusların “Kılıç Hakkı” Ayastefanos kilisesinin ilk açılışına zoraki katılan
Osmanlı yöneticileri utanç ve eziklik içindeydiler. İkinci açılış töreninin
“Yeni Osmanlıcı” protokolünün, utanç ve eziklik ile gurur ve onur arasında
yapacakları tercihten önce, ders alınmadığında tekerrür eden tarihten birazcık
ibret almaları gerekiyor.
Not : Yazarın büyük dedesi
İbrahimbeyoğlu Süleyman 93 Harbi şehitlerindendir.