VİRÜSLE MÜCADELEDE ŞARTLAR ZORLAŞIYOR MU?
Son günlerde virüse
yakalananlarda dikkat çekici bir artış var. Konu sadece değerli tıpçılarımızı
değil; değişik meslek erbabını, sosyologları ve psikologları da
ilgilendirmektedir. Bilimsel kurullara farklı meslek sahipleri de davet
edilebilmelidir. Birçok konuda vatandaşın değer hükümleri, yanlışıyla
doğrusuyla davranış kalıpları ve Türkiye’ye has şartlar ve sebepler göz önüne
alınmadan sığınılacak tedbirlerde beklenen sonuçlar alınamıyor. Meslek ve branş
asabiyetini aşmak gerekiyor. Kurullara bilim adamı davet ederken siyasilere
sadakate değil; liyakate bakılmalıdır.
Bazılarına göre
zorlayıcı, kısıtlayıcı tedbirler olmadığı sürece, yeni normale dönüş; gevşeme,
yönetenlerin zaafı zannedilir ve hafife alınarak tedbirlere uyulmaz. Kamu
sağlığı ile ilgili virüs sorununu sadece ülkeyi yönetenlerin aldığı tedbirler
gibi görme yanlışından da uzaklaşmalıyız. Beşbine yakın virüse kurban
verdiğimiz vatandaşımız ciddiye alınacak bir sayıdır. Bu sayı içinde herkes yer
alabilirdi. Kimsenin virüs veya bakteri karşısında özel koruması yoktur. Büyük
çoğunluk virüse karşı kurallara uymuşsa da bir gurup son derece ciddi olayı
hafife almış, sıkıntıya gelmemiş, zevkinden ve sefasından ayrılamamış,
alışamamış, yanlış alışkanlıklarını terk edememiş, tatil hastalığından,
gösteriş tüketiminden ve kuralları zorlamaktan ve onlara uymamaktan kendisini
kurtaramamıştır. Kurallara uymayanların oranı çok düşük olsa bile;salgın
hastalığın yayılmasını sağlayabilmektedir.
Konunun siyasi
ortamla ilgili bir boyutu da olabilir. Bazı siyasetçilerin sürekli çatışmacı
ortamdan beslenmeleri, fayda ummaları, iç politikadan bunu mesela Ayasofya
tartışmaları ile dış politikaya da taşımaları, gündem değiştirmeleri, vatandaşı
bunaltmış, bezdirmiş, huzur ve güveni sarsmıştır. Keşke iktidar ve muhalefet
ortak bir davranış sergileyerek vatandaşa birlik mesajı ve resmi sunabilselerdi.
En ciddi ve hepimizi ilgilendiren sorunlar karşısında bile, bir araya gelen
görüntüleri veremiyoruz.
Trafik kurallarına
uymayan, ciddiye almayan, kuralları zorlayan, uymamayı üstün zekalılık sanan
çarpık zihniyetin virüse bakışı, trafiğe bakışından farklı değildir. Aynı
yanlış zihniyet devam ediyor. Hastane yatağında zor durumdaki hastaların ne
çektikleri fark edilemiyor. Bu gerçeklerden maskeyi koluna asanın veya onu
bilezik yapanın hiç haberi yok.
Tıpçı değerli
dostlarımız da alınmasın ama ekranlarda halkın anlamadığı kelimeleri, tabirleri
sık sık kullanarak ifadeleri aşırı yumuşatarak başarılı olamayız. Bugüne kadar
işleri çok iyi getirdik ama sürdürmek de zorundayız. Türkçeleri varken yabancı
karşılıklarını kullanmayı anlayamıyoruz. Acaba baştan itibaren sadece maske
dağıtmak ile yetinmeyip halka yabancı tıp terimleri sözlüğü dağıtmak uygun mu
olurdu? Bolca dağıtılan maske belki de bedava dağıtıldığı için bazılarınca
takılmıyor.
Biz hala fiziki
mesafeyle sosyal mesafenin farkını kavrayamadık. Herhalde bunu anlayabilmek
epey zaman alacak. Toplumdaki fert ve sosyal gurupların fiziki değil de sosyal
açıdan mesafesinin açılması insanların birbirinden uzaklaştırılması ve
birbirine yabancılaşmasıdır. Birlik ve beraberlik şuurunu zedeleyecek böyle bir
durumda kurallara uyum ve dayanışma da zayıflayacak fertler ben merkezli
hareket edecek, kimse toplumu ve kendi dışındakileri değil, sadece kendini
düşünür olacaktır. Bundan dolayı kurallara uymayanlar konuya ferdi açıdan
bakarak ben hasta olacağım sana ne sorusuna sığınmaktadırlar.
Salgının daha da
artmasını önlemek için önce alınmış bazı tedbirlere ve kısıtlamalara gidilmeli;
ama bunlarda toptancı olunmamalıdır. Katarlı dostlarımızla anlaşarak TV’deki
futbol maçları TRT’den verilmeli; kahve, lokanta, kantin ve lokal gibi
alanlarda toplulaşma önlenmelidir. 65 ve üstündeki yaşta olanların hergün
sokağa çıkma ihtiyacı ve beklentisi yoktur. Zaten sağlık bakımından da
zorlanacaklardır. Pazar günü yeterli olamamış ve ihtiyaçlara ve beklentilere
cevap verememiştir. Bir veya iki gün belirli saatlerde dışarı çıkma
sağlanabilir. Mesai saatleri ayarlanarak toplu taşıma araçlarında aşırı
kalabalıklaşma önlenebilir. Bütün çalışanların aynı saatlerde bu araçları
kullanmaları değiştirilebilir. Asker uğurlama, taziye ve zaruri ziyaretler
izinle ve sınırlı sayıda yaptırılabilir. Minibüs dahil bazı taşıtlarda aşırı
kalabalıklaşmayı önlemek için polis kontrolleri artırılmalıdır. Ancak minibüs
sayıları da yeterli olamadığından vatandaş saatlerce araç beklemektedir.15-25
yaş gurubuna dikkat edilmelidir. Vali ve kaymakamlar kısıtlamalar konusunda
yetkilerini kullanabilmelidirler. Ev dışında market ve AVM’lere ilave olarak
maske takma mecburi kılınmalıdır. Fiziki mesafe ve hijyen konusunda TV
ekranlarında yoğun duyurular yapılmalıdır. Hastanelerde hastaların çektiği
acılar konusunda bilgilendirilmeye gidilmelidir.