ÇOKLU BARO SİSTEMİ ‘’ÜNİTER DEVLETİN’İN TEMEL TAŞLARINI YERİNDEN OYNATIR’’
TÜRK HALKI’NIN DİKKATİNE DUYURULUR
Son zamanlarda Türkiye gündemini meşgul eden ‘Çoklu Baro’’ adı
altında Baroların tekrar düzenlenmesi ve Avukatlık Kanununda değişiklikler
yapılmasına yönelik Kanun çıkarılacağına dair Siyasi İktidar tarafından yapılan
açıklamaların Toplumsal mutabakat sağlanmadan ve Baroların fikri alınmadan
yapılması, Ülkemizde bütün meslek örgütlerince ‘’İstenildiği zaman müdahale
edileceği’’ intibası bırakmış ve bu konudaki tartışmalar Vatandaşın ‘’Baba’’
olarak gördüğü devletine güvenini sarsmıştır.
‘’ YARGI BAĞIMSIZLIĞININ ÖN KOŞULU ,BAROLARIN ve TÜRKİYE
BAROLAR BİRLİĞİ’NİN YÜRÜTME KARŞISINDAKİ BAĞIMSIZLIĞININ KORUMASIDIR.’’
Savunma Türk Milleti’nin Yargıdaki
Temsilcisidir.Bundan dolayı Vatandaşların vekaletlerini alan,kişisel haklarını
savunan Avukatların örgütlenmiş gücü olan Barolar,Türk Halkının bütün
Evrensel,Hukuki,İnsani ve Toplumsal değerlerini ve Haklarının Savunucu ve
Koruyucusudur.
Anayasamızda açıkça yazıldığı gibi, ‘’Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, Laik, Demokratik. Sosyal, bir Hukuk Devleti olduğu için
aynı zamanda Üniter Bir Devlettir. Güçlü bir Demokrasi’ye
sahip olmanın ilk şartı,bütün Dünyada da kabul edildiği gibi Hukuk Devleti
İlkesinin, Bağımsız Yargının ve Güçlü Savunmanın işler halde olmasından geçer.
Hukuk devleti; Bağımsız ve tarafsız bir Yargı erkinin mevcudiyeti ile, Yargı ve
Adalette ancak Bağımsız Savunma, nitelikli Avukatlar ve Güçlü Barolarla
gerçekleştirilir.
Türk Dünyası’nın örnek aldığı ve Lider
Ülke olarak gördüğü Türkiye Cumhuriyeti’nin Demokrasi liginde kalmak ve Hukuk
Devleti olarak anılması için ,çağdaş dünyadaki itibarının korunmasının yolu
,Baroları Etkisizleştirilerek değil, Hukuka uygun hale getirmek düşüncesi ile
olur.Baroların Yürütmenin uysal bir parçası olarak düşünülmesi,adeta mütemmim
cüzi haline getirilmesi halinde ,Türkiye Barolarının Yurt içinde ve dışında
Saygınlığının ve Güven kaybına yol
açacaktır.
Eyalet,Federasyon,Konfederasyon gibi sistemlerle
yönetilen bir ülke olmayan Türkiye Cumhuriyeti,Üniter Bir Ulus Devletidir.Çoklu Baro sistemi Baroları farkımda
olmadan ayrıştırarak siyasallaştırmaya sürüklemekte ve gelecekteki iktidarlara bir çok fırsatlar
tanıyarak mevcut Baro sistemini Federal Devlet Yapısı haline getirilmesinin
önünü açacaktır.Toplumsal mutabakatla alınmamış bu düşünce ‘’Tek Devlet,Tek
Millet ve Tek Bayrak’’ anlayışını ortadan kaldırmakla kalmayıp, Paralel Çoklu
Baro,Çoklu Hukuku,Çoklu Yargıyı ve Devletin ve Milletin sonunu getirebilecektir
Barolar ve TBB’nin, siyasi gücün müdahalesi ve
yönlendirmesi dışında gerek mesleki faaliyetlerini gerekse hukukun üstünlüğü ve
insan hakları mücadelesini özgürce yürütebilmesi halinde, ülkemizin içeride ve
dışarıdaki saygınlığına ciddi katkıları olur.
Avukatlık Kanunu’na göre; baroların salt bir meslek
kuruluşu olmanın ötesine geçen sorumlulukları vardır. Bu kanun gereği,
Baroların ve TBB’nin yakın tarihi; hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını ihlal
eden güç odakları karşısında, meslek yasasından ve anayasadan kaynaklanan
sorumlulukları doğrultusunda verdiği onurlu mücadele örnekleriyle doludur.
TBB; ilk başkanı Faruk EREM’den başlayarak, savunmanın
örgütlü gücü Barolarımızla birlikte, Türkiye’nin Demokratikleşmesi, yürütmenin
gücünün hukukla sınırlanması, yargı Bağımsızlığının sağlanması, yargının üç
kurucu unsurundan biri olan Savunmanın hak ettiği konuma kavuşması için
çalışmıştır. TBB’nin kurumsal geçmişi ve mücadele deneyimi, bize bugün de yol
göstermektedir.
Adaleti adalet yapan tüm ilkelerin ortak felsefesi
İnsan Onuru ise, İnsan Onuru’nun yeryüzünün güçlülerine karşı teminatı da,
Avukatlar ve Barolardır. Devletin temeli olması gereken Adaletin sağlanması
için inşa edilen binalar içinde, Bağımsız Barolar ve Avukatlar olmadığı zaman,
buralar Yargısız İnfaz Hane den ve Engisizyon’dan başka bir şey olmayacaktır.
Bu sebeple Baroların parçalanması ve susturulması, sadece Avukatların değil;
Çocukların, Şehitlerin, Gazilerin, Kadınların, Ağaçların, Çevrenin ve Adalete
erişimde dezavantajlı tüm grupların ve istisnası olmadan herkesin
susturulmasıdır.
Barolar ve TBB, Avukatların acil çözüm bekleyen
ekonomik, mesleki sorunları üzerinde yoğunlaşmalıdır. Yargının üç kurucu
unsurundan biri olan Avukatların, Avukatlığın, Savunmanın önündeki her türlü
engelin kaldırılması için 150 bin Avukatın örgütlü gücü olduğunu
muhataplarına,Hukuk dışı uygulamalara, her türlü Antidemokratik tutuma karşı,
gücünü meslektaşlarından alan hukuki bir duruş sergileyerek hissettirmelidir.
Hukukun üstünlüğüne aykırı uygulamalara, İnsan Hakları İhlallerine karşı yasal
yollardan mücadele etmelidir.Var olan Baro sistemi, Üniter Devlet yapısına ait bir
sistemdir. Getirilmek istenen Çoklu Baro sistemi Federal Devlet yapısının bir sistemidir. O nedenle
ortadaki konu, aynı zamanda Üniter
Devleti Savunma konusudur ve sadece
Baroların değil Üniter Devleti savunan herkesin konusudur.
Sağduyunun esas alınması, önceki benzer
girişimleri saf dışı etmiştir.Bir kez daha tekrar sağduyunun esas alınması
sorunun toptan gündemden çıkarılmasını sağlar. Böyle bir uygulama, hukuka
güveni artırmak, ülkemizin birlik ve
bütünlüğünü güçlendirmek bakımından da önemlidir.
Ülkemizi yönetenler yakın geçmişte, FETÖ’nün,
Bürokrasiyi, Medyayı, Kültür-Sanat Dünyasını, Sendikaları, Meslek Örgütlerini
kanserojen bir ur gibi sarmasının ağır maliyetinı unutmamaldır.. O dönem her ilde Alternatif
Baro olarak kurgulanan Paralel Hukuk Dernekleri ile Barolar devre dışı
bırakılmak istendi.Postmodern âdemi merkeziyetçilik kumpası olarak tasarlanan
bu hain örgütlenme, Türkiye’nin hukuk devleti niteliğinin tasfiyesi, demokratik
yapısının çökertilmesi için bunları tasarladı.Yargının olmazsa olmaz bir kurucu
unsuru, Yargı Bağımsızlığının teminatı olan Savunmanın, örgütsel yapısı bugün
de herhangi bir şekilde bozulursa, Üniter Devletin Temel
Taşlarını Yerinden Oynatır.
TÜRK DÜNYASI İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ